TURGUT UYAR KİMDİR?
Turgut Uyar, 4 Ağustos 1927 yılında Ankara’da doğmuştur.Tam adı Ahmet Turgut Uyar’dır. 6 çocuklu bir ailenin 5. çocuğu olarak doğar.Babası Hayri Bey, bir subaydır.Bundan dolayı uzun bir süre ailesinden uzakta yaşamıştır. Babasının bu durumu Turgut Uyar’ı etkilemiştir.Bir yanı eksik olmasına rağmen bu durum onun naif bir kişilik kazanmasına neden olur.
İlkokulu bitirdikten sonra, orta okulu bazı nedenlerden dolayı Konya’da bir askeri okulda okumak zorunda kalır.Daha sonra Konya’dan, Bursa Işıklar Askeri Lisesi (şuan bu lise askeri hava lisesi ) ve oradan da Askeri Memurlar Okuluna gider ve burada okulunu bitirir.Okulu bitirdikten sonra o dönem Kars’a bağlı olan (Posof şuan Ardahan’a bağlı) Posof’ta askeri memur olarak 4 yıl görev yapmıştır. Daha sonra buradan 2 yıl görev yapacağı Samsun Terme’ye gönderilir. Samsun’dan sonra doğduğu il yani Ankara’ya tayini çıkar burada 4 yıl görev yaptıktan sonra askeri memurluktan istifa eder.İstifa ettikten sonra bir süre SEKA’da çalışır ve buradan emekli olur işten öyle ayrılır. Emekli olduktan sonra Ankara’dan İstanbul’a gider ve hayatının geri kalanını İstanbul’da geçirir.
Turgut Uyar’ın Palyaço şiirini dinleminizi öneririm. Zira benim çok sevdiğim şiirlerinden biridir.
Henüz öğrenciyken bir evlilik yapar. Ve bu evlilikten 3 çocuğu olur. Daha sonra ilk eşinden boşanır ve Tomris Uyar’la evlenir. Alkol tüketimine dikkat etmeyen Turgut Uyar siroz hastalığına yakalanır. Son dönemlerinde büyük zorluklar çeker. 22 Ağustos 1985 evinde hayata gözlerini yumar.
Şairin biraz da edebi hayatına bakalım isterseniz.
Turgut Uyarın sanat fitilini alevlendiren hadise müziktir. içine doğduğu aile, müzik duyarlılığı olan ve çeşitli enstrümanlar çalan bir ailedir. Evde ud, keman ve saz eşliğinde sanatsal bir kulak ile büyüyen Turgut Uyarın şiir alt yapısında kuşkusuz bu ortamın etkisi bulunur. Henüz, çocukluk yıllarında şiir yazan Turgut Uyar, şiire nasıl başladığını şu şekilde kaleme almıştır;
Daha ilkokulda vezin ve kafiyeden haberim bulunmadığı çağlarda manzumeler yazardım. Sonra ortaokul ve lise devresinde boyuna yazdım. Günde üç beş şiir, haftada 10 beş, günde bir roman yazıyordum. Lakin ne şiirler ve romanlar. Liseyi bitireceğim sene, Hayyam, Nedim, Yahya Kemal, Tevfik Fikret, Hamit ve Haşim kıskıvrak tutmuşlardı. Taklit ettiğimi dahi bile onlara özenerek, bildiğim ve becerdiğim kadar terkipli filan gazeller mazeller yazardım. Hatta Makbere Mezar adıyla bir nazire bile yazmıştım.
Turgut Uyar, şiire bu şekilde gayet sağlam kalemleri okuyarak başlamış ve devamında o günün bilindik isimlerini de okuyarak kendisine özgü bir şiir üslubu oluşturmuştur. Divan şiirini bir kenara itmek yerine onu okuyarak kendisine birçok şey kazandırmıştır.
Şair, ilk olarak Yâd adlı şiirini, o zamanların en mühim dergilerinden bir tanesi olan ve oldukça çok şairin adını duyurduğu Yedigün dergisinde yayımlar. 1948 yılında ise Uyar edebiyatımızın en sağlam kalemlerinden birisi olan Nurullah Ataç’ın ısrar ve çabaları ile Kaynak adlı derginin açtığı yarışmaya katılır ve Arz-ı Hal şiiri yarışmayı kazanır.